20 Mayıs 2009 Çarşamba

Cumartesi - Pazar




Posted by Picasa

15 Mayıs 2009 Cuma

YEce bugün...
sabah anneyle keyifli bir kahvaltı yaptı. Yağmur kız tam da babası gibi bir zeytin hastası, çekirdeklerini bile çıkarmama tahammülü yok :) Anne çiçekleri sularken ve heni aldığı çiçeği dikerken biraz toprakla oynadı. İşin kötüsü kafayı semizotu ektiğimiz saksıya taktı, birazda mine çiçeğinin toprağını karıştırdı ama ne hikmetse kaktüslerin toprağı hiç ilgisini çekmiyor ;0
Uzuuunnn (normalin nerdeyse iki katı, sabah artı öğle uykusu da denebilir) bir sabah uykusundan sonra baba da gelince balık yedi benim balık kızım... Öğleden sonra anne - kız pazara gittiler Yağmuşa şapka aldılar. Tuğba teyzeye çaya gidildi (evet dünde Tuğba teyzeye gitmiştik ama bu sefer Poyrazla beraber tam bir oturmaya gidildi) Öğleden sonra uykusunu atlayan kuzu eve gelmek için babayıda bekleyince biraz mızmızlandı. Pazarlıklarımızı alalım diye babaanneye uğrayınca bi de ne görelim, amca gelmiş ;)
Evin önünde biraz taşlarla oynayıp eve girdik, bir taraftan uyku, bir taraftan tezgahtaki çilekler (evet aynı babası gibi çileğe de bayılıyor, yukarıda söylemeyi unumuşum, aynı şeyler balık içinde geçerli) iyice sabırsızlanan hanım siyah mercimek çorbası + çilek yedi akşam yemeği olarak... ve uykuuu.... iyi uyu bebeğim, uyu da büyü...


Fotoğraflarda hali sabah uykusundan....
Posted by Picasa

14 Mayıs 2009 Perşembe

YEce bugün...

sabah babaanneye ve dedeye gitti, öğlen arası anneyi de, babayı da görmedi. Sabah kahvaltı yapmış, biraz gezintiye çıkmış. 4.30 da anne YEce yi almaya gittiğinde yeni uyanmıştı. Anne ile birlikte önce Tuba teyzeye gittiler, YEce bir süre annenin kucağından inmedi. Sonra kumanda ile oynarken görüntüyü kaybeden YEce kumandayı anneye getirdi, anne görüntüyü geri getirdi ve YEce yeni bir oyun icat etmiş oldu :0 Sonra Tuba teyzeyide alıp Şahintepesine çay içmeye gittiler. Şahintepesinde Eylül ve köpeklerle oynadı, salıncağa bindi. Anne yanında makinası olmadığı için hayıflandı. Eylül ve Yasemin teyzeyi bulan YEce benimde bir annem vardı, nerde acaba demediği gibi anneyi gördüğü zamanlarda da tanımıyormuş numarasına yattı.
Eve girergirmez Asu aradı, önce gelemeyiz desek de sonradan onun limana gitme teklifini kabul ettik ;)) Asu ve Cenk ile liman çay bahçesi keyfi yaptık, YEce yine yürüdü, köpek yavrusu ile oynadı, çiçek kopardı kokladı, kedi kovaladı, salıncağa bindi... Asu'nun kucağından anneye bile gelmek istemedi. Baba gelince eve döndük, Asu arbadan inice bağıra bağıra ağladı :=) Çorbasını içer içmez (pek içmiş sayılmaz ya) uyudu tontonum. Ama ne yazıkki bu güzel öğleden sonraya ait fotoğrafımız yok.
Günün dersi: Demekki neymiş, artık havalar güzel olduğu için bolbol gezdiğimize göre fotoğraf makinasını yanımızdan eksik etmeyecekmişiz...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Annem, kızım bu benim ikinci anneler günüm. Seninle günler o kadar hızlı geçiyor ki annem, büyüyüşünü görmek en büyük mutluluğum, en büyük hediye bana.
Posted by Picasa

19 Nisan 2009 Pazar

Antalya'da


Yağmur Ece ile yolculuğumuz 16 Nisan Perşembe günü, saat 4:45 civarı evden çıkışımız ile başladı. Samsun'a kadar Yece arabada uyudu ama saat 11:50 gibi Antalya'ya inip, arabaya bininceye kadar tekrar uyumadı. İstanbul aktarma sırasında uçak değiştirmek için SG havaalanına iniceğimizi sanıyordum ve tüm yolculuk planını ona göre yapmıştım. Sam-İst arası uyumasa bile SG de uyutacağımdan emindim, pusetide sırf bu aktarma için uçağın altına almıştım. Ama Sun Air, THY gibi yapmadı ve Antalya yolcularını uçaktan indirmedi. İkmal ve bakım sırasında uçakta bekledik, Yece bu sırada aktarma ve hareketlilik yüzünden yine uyumadı. Bu sırada rötarı haber vermek için babayı ve anneanneyi arayamadık. Bu sırada ihmal ettiğim şey ise Yece'nin çantasını yanıma almamak oldu. Antalya'ya kadar Yece' yi yanımızda oturan teyzenin yardımlarıya oyaladık. Canım kızım bütün sıkılmasına ve uykusuzluğuna rağmen yinede çok dşrayetliydi her zaman ki gibi :) Ama uçağın inmesi ile beraber avazı çıktığı kadar bağırarak ağlamaya başladı bu bizi uçaktan inen ilk yolcular yapmaya yetti :) Akıllı kızım nerede ne zaman ağlaması gerektiğini iyi biliyor :) Bütün huysuzluğuna rağmen yolcuların ilgisini sempatisini çekmeyi başardı yine de.

Uçaktan inerken ağlamayı kesen Yece anneanne, büyük teyze ve enişteye boş gözlerle bakıyordu, yüreği uykuya dalmıştı bile kuzumun :) Arabaya binerbinmezde uykuya daldı, gece 1-2 sefer uyanıp uyumalar dışında da uyanmadı.

Arkası yarın ;)

18 Nisan 2009 Cumartesi

Yece Antalya'da


Yece ve annesi Antalya'da. 16 Nisan gece 12 de ulaştık Antalya'ya, 26 Nisan'da geri döneceğiz.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Yece yolda - 1

Yağmurcuğuma hamile ikende, o doğduktan sonrada yolculuk yapmaktan hiç çekinmedim. Benim tontonumda belki de bu yüzden (belkide büyükanne, anneanne, büyük dedenin yolculuk sever genlerinden dolayı) yolculukları seviyor. Büyüdükçe yolculuk yapmak da zorlaşıyor ama olsun, biz yolculukları bitirmdurdurmayı düşünmüyoruz.
Ana kucağını Yağmur doğmadan almıştık. Doğumdan itibarende kullandık. İlk zamanlar altını küçük bir yastık ile desteklemek gerekti ama 4. aydan sonra yastığı attık. Yaz tatilinde 2 aylığına anneanneye giderken anakucağını götüremedik, ama orada da Ecren ve Kerem'in anakucaklarını kullandık. Yağmur daha küçükken ana kucağına yattıktan bir süre sonra hemen uykuya dalıyordu, daha rahat oyalanıyordu. Ama artık uykusu yoksa uyumuyor ve uzun süreli ana kucağında durmak istemiyor. Bu olay zaman zaman keyifli olabiliyor, dışarıda ki moo mo inekleri, mee me kuzuları vs izlemek hoş oluyor tabi ama kucakta taşımanın tehlikeli olduğunu düşününce bu olayı çok uzatmamaya, onu anakucağında oyalamaya çalışıyorum. En sevdiği oyuncakları, galeta, elma bunu amaç için kullandığımız araçlar.




Yağmur için arka pencereye bir perde aldık ve iyi ki almışız. Bu perdeden önce güneşten korunmak için türlü yöntemler deniyorduk. Perde hem güneşten korunmak için rahat hemde tontike yol arkadaşı oluyorlar. Winnie the Pooh karakterlerini sadece perdesinden biliyor kızım, henüz çizgi filmlerini izlemedi. Ama bir kitabını almak iyi olacak sanırım.



Posted by Picasa

11 Nisan 2009 Cumartesi


Ek gıda'ya başladıktan sonra, her zaman bir şekilde yemek yeme işine seni de katmaya çalıştım. Eline ekmek, elma vs gibi yiyecekler ya da kaşık , suluk gibi şeyler verdim. Ama artık iş çığrından çıktı !!! Herşeyi kendin yemek istiyorsun. Önüne koyduğum yiyeceklerle oynuyorsun, onları eziyorsun, dişliyorsun, bana yedirmeye çalışıyorsun... ne kadarını gerçekten yiyorsun bilmiyorum :) Her yemek sonu kirli çamaşır demek, lekeleri çıkmayan kıyafetlerin gittikçe artıyor haberin olsun. Ha bir de mama sandalyesi mevzu var, günlük işlerimin arasına birde onun temizliği girdi...

Brokoli canavarı Yece..

Mama sandalyesinin brokoli bulaşmadık yeri kalmamıştı...


Elma, havuç, galeta gibi parmak yiyecekleri kemirmeyi her zaman çok sevdin, ahh simiti nasıl unuttum. Tam olarak yiyemesen de eline verilen sert şeyleri gayet iyi kemiriyordun. Evde ya da dışarıda sıkıldığın zamanlar eline tutuşturduğum galetalar en iyi kurtarıcılar dı, dı diyorum çünkü onlara karşı ilk aşkın kalmadı artık :) Çünkü büyüyorsun ve farklı şeylerde yiyorsun artık bebeğim.


Portakal tüm zamanların en favori yiyeceği, Yece için. Daha küçükken mandalinayı tercih ediyordun ama kurban bayramında başlayan bu tutku hala devam ediyor. Kabuklu, soyulmuş, bütün, dilimlenmiş hiç farketmez YEce için.
Bir bütün portakal alınır, anne yıkayana kadar sabredilemez, bağırılır hatta iş uzarsa ağlamaya bile geçilebilir, sonra itina ile dişlenen portakalda bir delik açılır, dişlenerek delik büyütülür, bu ara da birisi elinden portakalı almaya kalkarsa bağırmak, ağlamak caizdir ;)) Son zamanlarda eline verdiğim portakalın suyunu elinle üstüne sıkmayı tercih ediyorsun o ayrı.

Meyveci YEce ve ablası...

YEce ek gıda ya annenesinin elinden yiyerek başladığı içinmidir bilmem, meyveci annenenin meyveci kızı oldu :)

Benim tatlı meleğim artık kendi karnını doyurabiliyor. İlk zamanlardaki "illa ben yiyeceğim, tabağı karıştıracağım, bana ne tabaktaki herşeyi döküp ezeceğim, yaaa illa da masadaki bana yasak olan yemeği istiyorum, aynı olması beni ilgilendirmez ben babamın tabağındakinden istiyorum, bana ne yaaa :..( " vs yakarışları azalıyor. Yiyeceklerle oyun faslı sona ermek üzere sanırım :)) Kaşığını ve çatalını gayet güzel ağzına götürüyorsun, sofrada ki yiyeceklerden isteklerini istediğin sırayla yiyorsun... bebeğimm büyüyorsuunn...

Posted by Picasa

10 Nisan 2009 Cuma

Kuzum çok çabuk büyüyorsun annecim !!!

Dünya'ya geldiğin ilk dakikalar... ilk uyku...


Aynı saatler, bugün...

7 Nisan 2009 Salı

6 Nisan 2009 Pazartesi

Kızım, Yağmur Ece

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde ülkenin birinde, o ülkenin en kuzeyinde güzel mi güzel, akıllı mı akıllı, baldan tatlı, kardan beyaz, annesinin kuzusu , babasının tontiki bir kız yaşarmış… Bu kızın adı Yağmur Ece imiş… Bu tatlı kızı sevenler çok imiş ama her biri ayrı ayrı memlekette imişler. Anneannesi ile dedesi ve “atta” sı ülkenin en güneyinde imiş..Dayısı ise ülkenin en kuzeybatısında iken amcası bir o kadar yakın ama bir o kadar da uzakta imiş.Bir tek babaannesi ve dedesi yakınındaymış. Allahtan iletişim araçları varmış da Ece kız sevdikleriyle görüşebiliyormuş…

Tatlı tontikim anne nihayet tembelliği attı da bir blog açabildi…